SDG’den ABD Büyükelçisi’ne “özerklik” tepkisi, Şam – Kuzey Suriye görüşmeleri kesildi

“`html

ABD ve Fransa’nın gözetiminde, Suriye Geçici Yönetimi ile Mazlum Abdi liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yapılan müzakerelerin, “temel anlaşmazlıklar” dolayısıyla başarısızlıkla sona ermesinin ardından, ABD Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, Suriye’deki duruma dair “Tek ülke, tek millet, tek ordu” mesajıyla federal bir sistemin mümkün olamayacağını ifade etti. Bu açıklamalar, Kürt toplumu arasında olumsuz tepkilere yol açtı. SDG tarafından yapılan bir açıklama ile ülkedeki tüm etnik grupların haklarını koruyacak yeni bir anayasa talep edildi. Açıklamada, “Suriye’nin inşasında gerçek bir paydaş olmak istiyoruz” vurgusu yapıldı.

Şam yönetimi ve Kuzeydoğu Suriye yönetimi arasındaki görüşmelerin kesilmesinin ardından, İsrail ile Şam yönetimi, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yeniden bir araya geldi. Arap-İsrail normalleşmesi çerçevesinde, “İbrahim Anlaşmaları”na mevcut Şam yönetiminin katılımını sağlamak amacıyla İsrail yönetimi, Golan Tepeleri’nin ilhakı için baskıyı arttırıyor. Şam yönetimi ile İsrail arasındaki görüşmelerin ardından, ABD’nin Suriye’ye yönelik ambargoyu kaldırması, Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın lideri olduğu Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütünü ise terör örgütleri listesinden çıkarılması, bölgedeki önemli gelişmelerden biri olarak kaydediliyor.


Mazlum Abdi ile Ahmed Şara görüşmesi

Barrack’ın Açıklamaları ve Sonrasındaki Gelişmeler

Kuzeydoğu Suriye meselesine dair çözüm arayışları çerçevesinde, Şam’daki Tişrin Sarayı’nda Kuzeydoğu Suriye (Rojava) Yönetimi temsilcileri ile Suriye Geçici Hükümeti yetkilileri arasında önemli görüşmeler yapıldı. Güvenlik, askeri iş birliği ve SDG’nin silahlı güçlerinin Suriye ordusuna entegrasyonu üzerine anlaşmaya varılamadı.

Görüşmelerin olumsuz sonuçlanmasının ardından ABD Temsilcisi Thomas Barrack, SDG’den Suriye’ye entegre olarak Şam ordusuna katılmalarını talep etti. SDG’yi müzakerelerde yavaş hareket etmekle eleştiren Barrack, “Tek millet, tek ordu, tek hükümet” vurgusunu yaparak, federalizmin Suriye’de tutarlı bir seçenek olmadığını savundu. Barrack’ın bu yorumları, bölge yönetimini dolaylı olarak tehdit etmesi üzerine Kürt toplumu arasında büyük bir rahatsızlık yarattı ve bu tepkiler sonrasında Barrack, açıklamalarını düzeltmek zorunda kaldı.

Yeni Anayasa ve Seçim Koşulları

Kuzeydoğu Suriye yönetiminin Şam’a entegrasyonu konusundaki tartışmalar sürerken, ABD Temsilcisi Barrack’ın açıklamaları, mevcut Suriye yönetimi ile birleşmenin önünde büyük engeller olduğu yönündeki görüşleri pekiştirdi. PYD Dış İlişkiler Sözcüsü Salih Müslim, birleşme konusunda yeni bir anayasa ve seçim şartı öne sürdü. Müslim, “Suriye cumhurbaşkanını kim seçti? Cihatçı gruplar dışında kimse seçmedi. Bu geçici hükümet, yalnızca Sünni gruplardan oluşuyor. Kürtler ve diğer etnik grupların temsil edilmediği bir yapıyı kabul etmiyoruz” diyerek net bir duruş sergiledi.

“Endişeliyiz”

Barrack’ın sözleri sonrasında, sosyal medya platformu X’ten dikkat çeken bir açıklama yapan Kuzeydoğu Suriye Dış İlişkiler Dairesi Eş Başkanı İlham Ahmed, “Bazı resmi açıklamalardaki nefret söylemleri ve ihanet suçlamalarının artmasından endişe duyuyoruz” ifadesini kullandı. Ahmed, şu şekilde devam etti:

“ABD ve Fransa’nın Suriye’de siyasi çözüme sundukları sürekli destek ile Suriyeli tarafların müzakerelerini kolaylaştırmadaki katkılarına takdirle yaklaşıyoruz. Ancak, bazı resmi beyanatlarda artan nefret söylemleri ve ihanet suçlamalarından kaygı duyuyoruz. Diyalog süreçlerini zayıflatmamalı, tam tersine güçlendirmeliyiz.”

Bakü’de Önemli Görüşmeler

Şam ile Kuzeydoğu Suriye arasındaki gerginlik sürerken, İsrail ve Suriye yönetimlerinin Bakü’de tekrar bir araya geldiği bildirildi. Ertesi gün, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara, Azerbaycan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi ve Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ile temaslarda bulundu.

İsrail gazetesi Haaretz, Suriye ve İsrail yöneticilerinin Bakü’de buluştuğunu, bu görüşmelerin iki taraf arasındaki güvenlik meseleleri çerçevesinde gerçekleştirildiğini yazdı. Toplantıda İran ve Hizbullah’la bağlantılı tehditler gibi bölgesel sorunlar da masaya yatırıldı.


Thomas Barrack

Şam’da Diplomatik Açılımlar mı Olacak?

Haaretz, tarafların Şam’da resmi bir diplomatik ofis açma olasılığını görüştüklerini aktardı. Bu toplantının, iki tarafın güvenlik yetkililerinin katılacağı bir dizi görüşmenin parçası olduğu ve ilgili ayrıntıların henüz netleşmediği belirtildi.

İsrail’in Şam yönetimi ile başlatacağı potansiyel kapsamlı görüşmelerin yanı sıra, ABD’nin Suriye Temsilcisi Barrack’ın Kuzeydoğu Suriye yönetimini merkezi yönetime entegre olmaya zorlaması, bölgede yeni bir strateji geliştirilmesi ihtimalini gündeme getiriyor. İsrail’in, mevcut Suriye yönetiminden tavizler almayı hedeflediği ve ABD’den bu süreçte destek bulmaya çalıştığı düşünülüyor.

İbrahim Anlaşmaları, 15 Eylül 2020’de İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasında imzalanan ve Arap-İsrail ilişkilerinin normalleşmesini öngören ikili anlaşmalardır. Bu süreçte ABD’nin aracılık yaptığı biliniyor.

Merkezi Olmayan Bir Sistem ve Yeni Anayasa Talebi

Azerbaycan’da gerçekleştirilen Bakü görüşmeleri hakkında henüz bir sonuç alınıp alınmadığı belirsizliğini korurken, Kuzeydoğu Suriye Yönetimi, Şam hükümeti ile yapılan görüşmelerin zorluklarını ve Barrack’ın olumsuz söylemlerine yanıt vererek bir açıklama yaptı.

“Suriye’deki çeşitlilik bir tehdit değil, korunması ve geliştirilmesi gereken bir zenginliktir” ifadesinin yer aldığı açıklamada, “Merkezi olmayan bir sistem” ve “Tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alan yeni bir anayasa” talep edildi. Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi tarafından yapılan açıklamada, şu sözler yer aldı:

“Taleplerimiz, Suriyelilerin 2011’den beri silahlı mücadeleyle savunduğu hakların özüdür”

“ABD ve Fransa temsilcilerinin katıldığı son görüşmeler, Suriye halkları arasında uzun zamandır hedeflediğimiz diyalog sürecinin başlatılması açısından önemli bir adım. Suriye’de istikrar, barış ve demokrasi inşası için ABD ve Fransa’nın sürekli çabalarını takdir ediyoruz.”

Yıllar süren çatışmaların ardından Suriyeli aktörlerin, ülkenin geleceğini belirleyecek meseleleri ciddiyetle müzakere etmek üzere aynı platformda bir araya gelmesi, siyasi ve tarihsel bir kazanım olarak değerlendirilmektedir. Artık bu süreçte güvenin kurulması bir ulusal gereklilik olmuştur ve bu, yalnızca sorumlu bir diyalogla gerçekleşebilir.

Ülkeyi tehdit eden kutuplaştırıcı söylemlerden uzaklaşma zamanı gelmiştir. Suriye’deki çeşitlilik bir tehdit değil, dikkate alınması ve geliştirilmesi gereken bir kaynak olmalıdır. Dışlama değil, ortaklık anlayışı devlet inşasının temelidir.

“Toprak Birliği Pazarlık Konusu Olamaz”

Suriye topraklarının birliği, tartışmaya kapalı bir ilke olarak kabul edilmektedir. Bu ilke, Özerk Yönetim’in ve bizimle birlikte gelişim projesine katkı sunacak tüm siyasi güçlerin temel yaklaşımıdır. Bu konudaki siyasi hamleler, yalnızca çözüm arayışını sabote etmek isteyenlerin işine yarar.”

“Bilinçli Bir Çarpıtmadır”

Bugün dile getirdiğimiz talepler — demokratik bir sistem, toplumsal adalet, cinsiyet eşitliği ve tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alan bir anayasa — yeni değildir. Bu talepler, 2011’de Suriye halkının sokaklara dökülmesinin temel nedenidir. Bu taleplerin göz ardı edilmesi veya ‘ayrılıkçılık’ olarak suçlanması, Suriye’deki özgürlük mücadelesine yönelik bilinçli bir çarpıtma olarak değerlendirilmektedir.

“Gerçek Ortaklık Hedefliyoruz”

Suriye halkı, iktidarın ve zenginliğin elinde tutan merkeziyetçi bir sistemin baskısından muzdarip olmuştur. Yerel iradeleri yok sayan bu yapı, ülkeyi krizlere sürüklemiştir. Biz bugün, yeni bir Suriye’nin inşasında gerçek ortaklar olmayı hedefliyoruz; tüm vatandaşlarını kapsayan ve haklarını eşit olarak tanıyan merkeziyetsiz bir Suriye.”

“Devlet Kurumlarına Entegre Olmaya Hazırız”

15 Mart ve 19 Temmuz devrimlerinin temel hedeflerine — demokrasi, adalet ve özgürlük — bağlı kalmaya devam ediyoruz. Siyasi proseçlere katılımı stratejik bir tercih olarak görüyoruz. Görüşmelerin başarıya ulaşması için azimle çalışacak, demokratik bir zeminde devlet kurumlarına entegre olmaya ve tüm Suriyelilerin beklentilerini yansıtacak yeni bir anayasanın oluşturulmasına tam anlamıyla hazırız.”

“Nefret ve Şiddet Söyleminden Uzak Durmalıyız”

Bu çerçevede, tüm tarafları ulusal bir sorumluluk anlayışı ile hareket etmeye, nefret ve şiddet söylemlerinden uzaklaşmaya ve ülkeyi yıkıcı iç savaşlara sürükleme çabalarına karşı koymaya davet ediyoruz. Ayrıca, tüm ulusal siyasi güçlerin bu hassas dönemde birleşerek Suriyeli diyalogunu korumasını ve halkımızın adil, demokratik bir devlet kurma hayalini gerçekleştirmeye katkı sunmalarını bekliyoruz.”

“`

Related Posts

15 Temmuz etkinlikleri kapsamında İstanbul’da bisiklet turu düzenlendi

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik günü etkinlikleri kapsamında yaklaşık 500 sporcunun katıldığı bisiklet turu düzenlendi. Taksim Meydanı’ndan başlayan tur, 15 Temmuz Hafıza Müzesi önünde tamamlandı.

Konya’da 8 yaşındaki çocuk 3. kattan düştü

Konya’da bir binanın 3’üncü katından düşen 8 yaşındaki çocuk ağır yaralandı.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut’a veda: Son yolculuğuna uğurlandı

Maslak’taki özel bir hastanede bir süredir kanser tedavisi gören 53 yaşındaki Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Yiğit Bulut, dün sabah saatlerinde hayatını kaybetti. Bulut’un cenazesi, bugün ikindi namazını müteakip …

Grok Avrupa’da karakolluk

Türkiye’de küfürlü cevapları tartışılan yapay zeka robotu Grok, Avrupa ülkelerinde benzer yorumları nedeniyle AB’nin de gündeminde. Polonya, Grok hakkında soruşturma talep etti. Çok sayıda Avrupa ülkesi ise kısıtlamalar üzerinde çalışıyor.

Suriye’deki askeri karargahta patlama

Suriye’nin Halep kentinde patlama meydana geldi. Patlamanın, askeri karargahta olduğu bildirildi.

ABD BM’nin Filistin Özel Raportörüne yaptırım uygulama kararı aldı

Birleşmiş Milletler (BM), ABD’nin BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese’ye yaptırım uygulama kararının tehlikeli bir emsal teşkil ettiğini belirterek, “Özel raportörler ya da herhangi başka bir BM uzmanı veya yetkilisine karşı tek taraflı yaptırımların uygulanması kabul edilemez.” açıklamasını yaptı.